* Guynemer'in "Gece Uçuşu"nda dediği lâf, aslında Antoine de Saint-Exupéry'e ait, tıpkı "Gece Uçuşu" (Vol de Nuit) gibi. Zaten Georges Guynemer de yazar falan değil, birinci Dünya Savaşının ünlü pilotlarından biri. Sonra, yazarın sarfettiği söylenen cümle ise aslında yine Exupéry'nin "İnsanların dünyası" (Terre des Hommes) adlı kitabında yer alıyor. Tam olarak şöyle; «Benim yaptığımı, inan olsun, hiçbir sersem ömründe yapmazdı.» Mini-hikâyemizin Felemenkçe baskısında Guynemer'in düzeltilip Exupéry yapılmış olduğunu ama Vol de Nuit'in aynen kalmış olduğunu da görüyoruz (yani ben görüyorum). Ve ayrıca bu iki Fransız arasındaki tek benzerliğin (veya irtibatın) sadece her ikisinin de (Fransız) pilotluğu ile sınırlı olduğunu düşünürsek acaba bu hata (veya dalgınlık) aslında Bucquoy'un sırf bana bu yazıyı yazdırmak için senaryosunda yapmış olduğu bir hınzırlıktan mı ibaret diye düşünmekten de geri duramıyoruz... (Allalla, nereden çıktı şimdi bu! Başka işin mi yok kardeşim, bas şu 'Yayınla' tuşuna da git bi çay koy, uzatma.)
28 Mayıs 2016 Cumartesi
23 Mayıs 2016 Pazartesi
Kontrast - A. Cossu
18 Mayıs 2016 Çarşamba
Soğuk Et - Wrightson & Jones
9 Mayıs 2016 Pazartesi
Tesadüf mü, saygı ifadesi mi, yoksa çalmak mı?
Tesadüf mü, ya da bir saygı ifadesi mi, yoksa düpedüz çalmak mı? sorusunu epeydir sormadık. Fakat geçen gün rastladığım Quiddity adlı bir blogger arkadaşımızın bulguları görmezden gelinecek gibi değildi. İlâvelerim ile birlikte yeniden derleyip toparladığım 'orijinal' ve 'non orijinal' panellere karşılaştırmalı olarak bir göz atalım isterseniz. Çünkü 'mal sahipleri' ve 'götürenler' çok ünlü sanatçılar.
Önce sinemadan hakikî bir ilham kaynağından başlayalım: 2001 A Space Odyssey, Stanley Kubrick'in 1968 yapımı büyük başyapıtından sebeplenen ise, İspanyol çizer Fernando Fernandez. Vampirella #29 (1973) de bir kare ile o unutulmaz sahnelerden birini kullanmış. Hoş da olmuş. Siyah-beyaz gölgelemeyle oluşturduğu etki gerçekten artistik değerde. ♦
"Wolves at Wars End" |
Bu güzel epik eserde yukarıdaki sayfada yanyana yer alan iki panelde bir alıntı ve tabir-i câiz ise, bir de 'verinti' var. García Mozos'un kaçınamadığı bir saygı duruşu olduğunu düşündüğüm, İngiliz ressam Sir Edward John Poynter'in yandaki "Fırtına Perilerinin Mağarası" (Cave of the Storm Nymphs) adlı muhteşem tablosundan kısmî bir alıntı. Yukarıda perilerin sol üstünde gördüğümüz Mozos'un zırhlı savaşçı resmi, Vampirella #51 (1976) "The Castle the Dungeon and all" adlı Vicente Alcazar eserinin orijinal baskısında da (en sağdaki) mevcut. Üstelik, hikâyenin ilk paneli olarak, Alcazar'ın çıkış noktasının ilhamını García Mozos'dan aldığını söyleyebiliriz. ♦
Gimenez poz veriyor |
Luis García'nın Love Strip'i ilk olarak 1974'de Goscinny'nin yayın yönetmenliğini yaptığı FransızPilote #02'de basılmıştı. 1975 Şubatında ise Paul Neary hikâyenin Gimenez'i içeren kare-lerinin birkaçını Exterminator'de 'değerlendirmişti'. Ardından bu sefer matrak bir biçimde 'Love Strip' yine bir diğer Warren serisi Vampirella'nın #44'üncüsünde altı ay sonra 1975'in ağustos ayında yayınlandı. García'nın gerçekçi çizgileriyle şekil bulan karakterin, bu yeni yuvasına iyi oturmayacağı baştan belliyken, acaba Neary "Allahın Latinosunun nerden haberi olacak" diye mi düşündü, yoksa bu sadece dostça bir selâm gönderme mi idi? ...Derken, "Exterminator"de gezerken, bir portre benzerliği de Alberto Breccia'nın 1962 tarihli eseri "Mort Cinder"den bir izlenimle karşılaşmıyor muyum? Ünlü eserin başkarakteri antikacıyı üstad Breccia kendi portresini kullanarak şekillendirdiğini sanatçıyı seven herkes bilir. Bu nedenle Neary'nin hikâyesindeki bir yan karakter olarak kullandığı yaşlı adam tiplemesi gözden kaçmıyor. Bunun selâmla falan ilgisi olduğunu pek sanmamakla birlikte, sadece rastlantıdan ibaret olabilme ihtimalini de açık bırakıyorum. ♦
Hazır yeri gelmişken, yukarıda sözünü etti-ğim Alberto Breccia' nın Mort Cinder'inden bir başka 'esinlenme' daha örnekleyelim. Alfonso Azpiri'nin "Alpha Cosmos"una (1975) bakarsanız, "Enviado de los Astros" adlı hikâyedeki yaşlı arkeolog, bizim yaşlı antikacı Ezra Winston'dan başkası değildir. Azpiri'nin ilk dönem işlerinden olması sebebiyle hoşgörülebilir yine de. ♦
"Second Genesis" |
Idyl orijinallerini bir araya getirdiğim sayfanın sağ-altındaki kare ise yine Maroto'nun, daha eskiye giden bir çalışmasında, "Second Genesis" (Creepy #80, 1976)'de yaptığı başka bir Idyl alıntısı.
Gelelim Maroto'nun ünlü Fransız sanatçı Paul Gillon'un "Les Naufrages du Temps" adlı eserinden yaptığı alıntılamaya. Gillon'un bu çalışmasına üç ayrı baskıda rastladım: Chouchou (1964), Hachette (1974) ve üstüne üstlük Eerie #129 (1982). Bu tek panellik küçük alıntılama, Maroto'nun 1978 tarih ve #2 numaralı 1984 magazinde yayınlanan "Scourge of the Spaceways" adlı hikâyesinde yine 'küçük' bir yer tutmuş kendisine. Maroto hızını alamamış olacak ki, aynı hikâye içerisinde ta 1953'e uzanıp, Weird Science #22'de yayınlanmış olan bir Wally Wood eseri "My World"den de bir güzel kare aktarmış kendi çalışmasına.
Ve son Maroto vak'amız, tamamı Kasım 1981 tarihli Eerie #126 içerisinde cereyan ediyor. Derginin 19. sayfasının altındaki iki takvim ilanından sağda olanı, Frank Frazetta'nın 1982 takvimi ile ilgili. Takvimin kapak resmine ise yine aynı derginin sayfa 35-46 arasında yer alan Maroto'nun "Korsar" isimli eserinde tekrar rastlıyoruz. Eerie sayfa 43'ün ortasında, 3. panelde, sırtlarında bir kadın taşıyan bir gurup mağara adamı orijinal resmin yine 'küçük' bir simetriği halinde kullanılmış. Her iki sayfa ve takvime kapak teşkil eden resim aşağıda yorumlarınıza açık vaziyette sizi beklemekte.
*A Very Creepy Blog by Quiddity
*Ragged Claws Network
*The Art of Luis Garcia Mozos By David Roach
kaynak oluşturmuştur. Bütün grafik derleme ve düzenlemeler ve değerlendirmeler bana ait olup fena uğraştırmıştır :)
Etiketler:
Alberto Breccia,
Alfonso Azpiri,
Carlos Gimenez,
Carol de Haro,
Esteban Maroto,
Fernando Fernandez,
Frank Frazetta,
Jeff Jones,
Luis García Mozos,
Paul Gillon,
Paul Neary,
Vicente Alcazar,
Victor Mora,
Wally Wood
1 Mayıs 2016 Pazar
Spagetti ve Yağlı Boya
"Spaghetti et la peintoure à l’houile"
(1961)
Yazan: René Goscinny
Çizen: Dino Attanasio
Çeviri: SToktan
Senyör Spagetti, İtalyan asıllı Belçikalı sanatçı Dino Attanasio tarafından 1952'de yaratıldı fakat 1957'ye kadar maceraları basılmadı. Kısaltılmış haliyle Spagetti, albüm formatında bir hikâye kahramanı olmadan önce bir-iki sayfalık kısa mizahî bandlar halinde yayınlandı bir süre.
Bu ilk uzun hikâyede ise, yan karakter olarak iflâh olmaz baş belası ve pot kırma üstadı kuzen Proşutto ile birlikte, ilişkileri klasik, farklı özellikteki karakterlerin uyuşmaz birlikteliğine dayalı kurgu zemininde çılgın bir serüvene atılıyorlar. Spagetti iyi bir arka plana sahip, daha kurnaz, zeki ve cesur olabilen, Proşutto ise aşırı olumlu, çok naif, ürkek ve çam deviren kişilikleriyle bir araya geldiklerinde ânî ve şiddetli asabiyete kolaylıkla yol açabilen bir çift oluşturuyorlar.
Kimi zaman İtalyan aksanlı ifadelerden temellenen kelime oyunları ve bol miktarda klasik durum komedisi (yanlış anlama, düşüp kalkmalar) serinin temelini oluşturur. Bir şekilde kör topal fakat iyimserliğini kaybetmeden yaşamını sürdürmektedir tipik İtalyan fiziğine sahip Senyör Spagetti, Proşutto'nun talihsiz girişimlerinin yol açtığı söz konusu felâketlere maruz kalmadıkça...
Kimi zaman İtalyan aksanlı ifadelerden temellenen kelime oyunları ve bol miktarda klasik durum komedisi (yanlış anlama, düşüp kalkmalar) serinin temelini oluşturur. Bir şekilde kör topal fakat iyimserliğini kaybetmeden yaşamını sürdürmektedir tipik İtalyan fiziğine sahip Senyör Spagetti, Proşutto'nun talihsiz girişimlerinin yol açtığı söz konusu felâketlere maruz kalmadıkça...
Journal de Tintin'de tefrika edilen bu hikâyeler, daha sonra Lombard tarafından 1961-1976 yılları arasında yayınlanan 15 kitabı oluşturur. Bu 15 kitabın 1'den 9'a ve 14-15. sayıları Rene Goscinny senaryolarıdır. Goscinny'nin yazmış olduğu bir çok seriden daha başarılı olmasına rağmen, üstadın kariyerinde Asterix'in başarısıyla gölgede kalıp unutulan bir eserdir Senyör Spagetti. Bizde ise hep olduğu gibi, 1960'larda kötü Sipru baskılarının daha da kötü dolgu malzemesini oluşturmaktan öteye gidememiştir.
Yakın geçmişte Straponten çevirmekten aldığım zevki bana tekrar sağladığı için diziyi yapabildiğim kadar (mümkün olursa sonuna kadar) çalışmak isteğindeyim. Eserin Türkçeleştirmedeki tek elverişsizliği, yukarıda da söz ettiğim İtalyan aksanlı Fransızca'nın Türkçe uyarlamasının mümkün olmayışı. Onu da yer yer dip notlarla giderebildiğimi sanıyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)